Sağlık

Diyabetin Az Bilinen Belirtilerine Dikkat Edin

DİYABETİN AZ BİLİNEN BELİRTİLERİNE DİKKAT EDİN

 

Diyabet hem genç hem de yetişkin yaş grubunda karşılaşılabilecek en yaygın hastalıklardan biridir. Sık görülen semptomlarla Tip 2 diyabet tanısı koymak daha kolay olmakla birlikte, halk arasında kapalı diyabet olarak bilinen prediyabetin teşhisinde öncelikle şüphelenmenin ardından kılavuzlara uygun tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Prediyabet, ileri evrelerinde diyabetle sonuçlanan, erken evrelerinde belirgin semptomlar göstermeyen, erken teşhis edildiği takdirde tedavi edilebilen bir hastalık olarak biliniyor. Doç. Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Eylem Çağıltay, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla diyabet ve prediyabet hakkında detaylı bilgiler verdi.

Yaygın ve nadir diyabet semptomlarına dikkat edin

Klasik diyabet belirtileri; Çok idrara çıkma, çok su içme, çok yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu, gece idrara çıkma şeklinde görülür. Doğal olarak bir semptomun birden fazla nedeni olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu belirtilerin diyabete bağlı olup olmadığı sağlık kuruluşları tarafından araştırılmalıdır. Şikayetlerin ilerlemesi durumunda karın ağrısı, kramplar, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı gibi diyabetik ketoasidozun (halk arasında diyabetik koma olarak da bilinir) belirtileri ortaya çıkabilir. Diyabetin daha az görülen belirtileri ise; bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonlar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları ve açıklanamayan kaşıntı.

Diyabet tarama yaşı 35’e çıktı            

Diyabetin belirgin belirtilerini göstermeyen, plazma glukoz düzeyleri normalden yüksek olan ancak diyabet tanı kriterlerini karşılamayan hastalara prediyabet tanısı konur. Bu hastalık erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilmektedir ancak teşhis geciktiğinde diyabet kaçınılmaz hale gelmektedir. ABD Koruyucu Sağlık Hizmetleri Bakanlığı’nın Ağustos 2021’de yaptığı bir araştırma, 2015’teki çalışmaya kıyasla büyük bir değişikliğe işaret ediyor. Diyabete atfedilen herhangi bir semptomu olmayan ancak aşırı kilolu yetişkinler için pre-diyabet ve Tip 2 diyabet tarama yaşı veya obez yaş 40’tan 35’e düşürüldü.

Aşırı kilolu veya obez yetişkinler risk altındadır

Diyabet belirtisi olmayan ancak fazla kilolu veya obez olan yetişkinlerin 40 yaşında tarama yaptırmasını öneren kılavuza göre; Prediyabet tanısı almış ve henüz tanı konmamış bireylerin sadece %50’sine tanı konması önemli bir detaydır. Amerikan Ulusal Diyabet İstatistikleri raporuna göre CDC (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi), 2020 yılında ABD’de yaşayan yetişkin nüfusta diyabet oranının %13, prediyabet oranının ise %34,5 olduğunu tahmin etmektedir. Bu durumda diyabet öncesi dönemdeki hastaların tespit edilmesi büyük önem taşıyor ve diyabetin önlenmesi için aktif girişimde bulunulması gerekiyor.

Ülkemizde yetişkinlerin %42’si diyabetik veya prediyabetiktir.

Ülkemizde yapılan TURDEP-II Çalışması’ndan elde edilen bilgilere göre ülkemizde yetişkin nüfusun %42’si diyabetik veya prediyabetiktir. Ülkemizde yapılan TEMD-1 çalışmasından elde edilen bilgilere göre üçüncü basamak sağlık ocaklarında takip edilen Tip 1 diyabetli hastaların sadece %15’inde, Tip 2 diyabetli hastaların ise %40’ında glisemik kontrol sağlanabilmektedir. Ülkemizde yapılan geniş çaplı tarama çalışmaları diyabetik ve prediyabetik hastaların neredeyse yarısına henüz tanı konulamadığını ortaya koymuştur. Prediyabet tanısı alan bireylerin mutlaka kardiyovasküler risk faktörleri açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Diyabetin önlenmesi ve tedavisinde bireysel değerlendirme önemlidir.

Diyabetin önlenmesi ve tedavisindeki hedefler kişiseldir. Hastadan istenecek ilk adım yaşam tarzını düzenlemektir. Bu düzenleme ile hastanın beslenme tedavisini ve bireysel antrenman planlamasını yapması gerekmektedir. Genel olarak beslenme alışkanlıklarının oluşumunu sağlayarak ve destekleyerek; Kan şekeri düzeyleri, kalp hastalıkları riskini azaltacak lipid profili, kan basıncı (KB) ve vücut ağırlığında bireysel hedeflere ulaşılması ve sürdürülmesi amaçlanıyor. Kişinin beslenmesi; Prediyabetli veya diyabetli kişinin kişisel ihtiyaçlarına, gerekli değişiklikleri yapabilme becerisine ve değişime olan istekliliğine göre belirlenmelidir. Tedavide glisemik hedefler (şeker kontrolü) bireyin beslenmesinde olduğu gibi kişiye özel olmalıdır. Ağızdan tablet ve enjeksiyon şeklinde verilen diyabet ilaçlarının, doktorun ve hastanın tedavi başarısını en üst düzeye çıkarmak için kişiye özel kullanılması gerekmektedir. Tedavi protokollerinde; Kombinasyon halinde verilen yüksek aktiviteye sahip yeni ilaçlar var.

Tip 2 diyabet ve prediyabetin ortaya çıkmasının önlenmesi ve ortaya çıkması durumunda etkili bir şekilde tedavi edilmesi, diyabete bağlı mortaliteyi (ölüm) ve komplikasyonları (hedef organlarda hasar) önleyecektir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu